Herkes faiz indiriyor, Türkiye de indirecek!...
Saruhan Özel

Merkez bankaları yeniden politikalarını gevÅŸetmeye baÅŸladılar. Bu sefer sadece geliÅŸmiÅŸ ülke merkez bankaları deÄŸil, 2011 yılında tersine politikalarını sıkılaÅŸtırmaya çalışan geliÅŸmekte olan ülke merkez bankaları da faiz indiriyorlar.

 

GeçtiÄŸimiz haftanın hareketleri tam bir eÅŸzamanlı gevÅŸetme hareketi oldu. Avrupa Merkez Bankası (ECB) politika (repo) faizini 0,25 puan indirip yüzde 0,75'e çekti (Grafik 1). Zaten sıfıra yakın faizini daha da indiremeyecek konumdaki Ä°ngiltere Merkez Bankası (BOE) bugüne kadar piyasaya vermiÅŸ olduÄŸu bu düÅŸük faizli fonlamayı 50 milyar daha yükseltip 375 milyar sterline çıkardı. Bu hafta Japonya Merkez Bankası da benzer bir hareketle finansal sisteme yaptığı fonlamayı artıracak. Çin Merkez Bankası (PBOC) politika (1 yıllık kredi) faizini 0,31 puan indirerek yüzde 6'ya çekti. Biraz arada kaynadı ama Kenya Merkez Bankası bile 2011 sonunda gözünü karartıp yüzde 7'den yüzde 18'e çıkarmış olduÄŸu politika (gecelik borç verme) faizini yüzde 16,5'a indirdi. Bu hafta (perÅŸembe) Brezilya ve Güney Kore merkez bankalarından büyük ihtimalle faiz indirimleri gelirken Endonezya ve Rusya merkez bankaları da sürpriz yapabilirler (cuma).

Faiz indirimleri ya da finansal sisteme daha fazla fonlama yapılması "para politikasının gevÅŸemesi" anlamında kullanılsa da global kriz sonrası ortamda çok doÄŸru deÄŸil. Çünkü bankalar merkez bankalarından aldıkları ucuz fonlamayı reel sektöre aktarmayabiliyorlar. Vadesi gelmekte olan ve makul maliyetlerde yenileyemeyeceklerinden endiÅŸelendikleri kredilerinin, tahvil geri ödemelerinin ya da mevduat kayıplarının yerine kullanmak için ihtiyati anlamda merkez bankalarından kredi kullanıyor ama sonra o krediyi yine merkez bankasında tutuyorlar. Özellikle Euro Bölgesi bu konumda. ECB normal kısa vadeli fonlamalarının yanında bankalara iki kez toplamda 1 trilyon Euro'ya yakın 3 yıllık fonlama yaptı ama bankalar bir kısmını devlet tahvillerine yatırırken çoÄŸunu yeniden ECB'ye ihtiyaç olduÄŸunda kullanmak için gecelik yatırdılar. Halen ECB'de gecelik dönen miktar 800 milyar Euro (Grafik 2). ECB bu gecelik fonlara yüzde 0,25 faiz ödüyordu. Dolayısıyla borç verme faizini indirirken bunu da sıfırladı ki bankalar için parayı ECB'de tutmak daha cazip hale gelmesin. Ama daha da ilginç bir hareket Danimarka Merkez Bankası'ndan geldi. Bankaların bu gecelik fonlarına faiz vermek yerine yüzde 0,25 faiz iÅŸletmeye, yani bir anlamda ceza kesmeye baÅŸladı. Tam tersi olayların yaÅŸandığı Türkiye'de Merkez Bankası'nın böyle davrandığını hayal bile edemiyorum.

Faizler neden iniyor?

Merkez bankalarının bu eÅŸzamanlı ve radikal hareketlerinin sebebi çok bariz. Dünyanın her yanında büyüme beklentileri bir süredir yeniden bozuldu. Avrupa'da zaten malum sebeplerle büyük sıkıntı var ve artık Almanya da büyüme tarafında bölgeyi taşıyamıyor. Yılın ilk çeyreÄŸinde yerinde sayan ve ikinci çeyrekte de büyük ihtimalle küçülmüÅŸ olan Euro Bölgesi ekonomisi yılın kalan kısmında da artıya geçemeyecek. ABD ekonomisinde de kesinlikle 6 ay önceki hava yok. Bundan 3 ay öncesine kadar ayda 200 binin üzerinde istihdam oluÅŸturan ekonomi artık 100 binlere çıkamamaya baÅŸladı. Yüzde 3-3,5'luk potansiyeline karşın bu yılı yüzde 2 civarında bir büyümeyle bitirebilirse iyi. Piyasalar da hemen üçüncü bir parasal geniÅŸleme programının gerekliliÄŸini tartışmaya baÅŸladılar. Çin'de de artık yüzde 9-10 büyüme oranlarından söz eden yok. Bu hafta (cuma) açıklanacak Çin'in ikinci çeyrek büyüme rakamları büyük ihtimalle ekonominin yüzde 8'in altında büyüdüÄŸünü gösterecek. Benzer ÅŸekilde bu yıl Hindistan yüzde 5'in ve Çin'e eskisi kadar emtia ihraç edemeyen Brezilya yüzde 2'nin üzerinde büyüyebilirlerse sevinecekler.

Bu kötüleÅŸen büyüme rakamları enflasyonu da aÅŸağıya çekiyor (Grafik 3). Global büyümenin yavaÅŸlayacağı beklentileri enerji ve emtia fiyatlarını düÅŸürüyor. Talep tarafından gelen bir baskı da yok. Merkez bankaları, politikalarını içleri daha bir rahat ÅŸekilde gevÅŸetebiliyorlar.

Türkiye'nin de farkı yok

Dünyadaki bu trend Türkiye'de de yaÅŸanıyor. Yılda yüzde 5-7 arası büyüme gücü olan Türkiye ekonomisi 2008-2011 döneminde yılda ortalama sadece yüzde 3,4 büyüyebildi. Böyle olunca da hâlâ çift hanelerde dolaÅŸan iÅŸsizliÄŸi kriz öncesinin altına çekemedi. Son 4 yılda potansiyelin altında gidildiÄŸi halde artan petrol fiyatlarının önemli etkisiyle göze batmaya baÅŸlayan cari açığa karşı önlem alma zorunluluÄŸu ortaya çıkınca bu yıl ekonomi hızla yavaÅŸladı. Ekonominin ana motoru olan özel iç tüketim talebinin durduÄŸu ilk çeyrekte yüzde 3,2 bir büyüme oranı ile sevinildi. Ä°kinci çeyrekte sanki iç talebe çalışan sektörler biraz daha hareketlenmiÅŸ gözükse de bu özellikle gıda sektörünün başını çektiÄŸi Ramazan talebi sayesinde oluyor. Sadece ihracat artışı ile (ve onun çoÄŸu da altın ihracatından) potansiyel büyüme hızına ulaşılamayacak. Ama ekonominin yavaÅŸlaması ve enerji ve emtia fiyatlarının azalması sayesinde cari açık düÅŸtüÄŸü için sevinilecek.

Bu ortamda Türkiye'nin de diÄŸer ülkelerle uyumlu bir ÅŸekilde para politikasını gevÅŸetmesi beklenmeli. Faiz (veya munzam) indirim sürecine girmek ve faiz bandını yukarıdan daraltırken ortalama fonlama faizini bandın altına yaklaÅŸtırmak durumunda. GeliÅŸmiÅŸ ekonomilerle faiz farkımız zaten çok açık ve geliÅŸmekte olan ekonomilerle de ara yine açılmaya baÅŸladı (Grafik 4, gerçekte Türkiye'nin faizi bu grafikte görünenden daha da yüksek). Çok eskiden büyüme konusunda birbirleri ile yarışan ülkeler kur ayarlamaları ile birbirlerine karşı rekabet avantajı saÄŸlamak suretiyle bunu yapar ve iktisat literatüründe bundan "komÅŸuyu aç bırakmak" ÅŸeklinde bahsedilirdi. Bugün de aynı durum faiz ayarlamaları ile oluyor. Bunu görenler çoktan tahvillere saldırdı bile.

Zaman



Sayfa Adresi: http://www.istefinans.com/yazar/Herkes-faiz-indiriyor-Turkiye-de-indirecek-/106